Hande Kasanova Repörtaji...

3 Temmuz 2008 Perşembe

Kurtlar Vadisi’nin Canan’ı Hande Kazanova televizyon filmi Sıfır Noktası ile ekranlara tekrar döndü. Onlarca karaktere girip çıkarak çok şey öğrendiğini belirten Kazanova ‘Oyunculuk insanı rahatlatan bir terapi gibi. Psikoloğa gitmenize gerek yok’ diyor.

İzmir doğumlu. İ.Ü İktisat ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Televizyonculuk hayatına 13 yıl önce sunuculukla başladı. Mahallenin Muhtarları dizisinden sonra Kurtlar Vadisi’nde avukat Canan karakterini oynadı. Uzun bir süredir haftalık bir dergiye astroloji yazıları da yazan Hande Kazanova son olarak televizyon için çekilen Sıfır Noktası filmiyle tekrar karşımızda…

Çocukluğunuza dair ne hatırlıyorsunuz?

Ben 35,5’luyum yani Karşıyakalı. Okuldan eve geldiğim anları hatırlıyorum… Çantaları bir kenara atıyorduk ve deli gibi oyunlar oynuyorduk. Patenle arabaların arkasına takılırdık, dut ağacına tırmanırdık. Evin tek çocuğuydum. İsteyip de alamadığım bir şey yoktu. Bizimkiler bir şey istediğimde dokuz ay sonra bile olsa alırdı. Annem ve babam kendi hallerinde insanlar… Onlar çalışmak zorundaydı ve ben dedemden birçok şeyi öğrendim.

Dedemin lafını hiçbir zaman kulak ardı etmedim: ‘Gördüğün herkese merhaba de çünkü merdivenden inerken yine o insanlarla karşılaşacaksın.’ Hala bu öğüdü tutarım, mütevazı bir insan olmaya çalışırım.

İktisat okumuşsunuz. Neden bu bölümle ilgili bir alanda çalışmadınız da oyuncu oldunuz?

Hayatta her istediğimi yapıyorum. Beni etkileyen şey oldu oyunculuk. İnsanın içinde yarattığı bütün her şeyi, binlerce karaktere girip çıkarak aktarmak, inanılmaz güzel bir duygu. İnsanı rahatlatan bir terapi gibi oyunculuk… Oyuncuysanız psikologa gitmenize gerek yoktur. Belki avukat, doktor, mühendis olamam ama bunların oyunculukta bunların hepsinden olabilirim.

Son olarak Sıfır Noktası’nda oynadınız. Ne anlatılıyor bu film?

İki çift, toplam beş kişi Uludağ’a gidiyorlar. Çiftlerin yanlarında giden ve bir çiftin aralarının bozulmasına yol açan adam karlar altında kalıyor. Donma noktasında bulunuyor. Ancak vücut ısısıyla hayata dönmek zorunda. Film insanlara ‘Siz olsaydınız ne yapardınız?’ sorusunu sorduruyor. İkilemde kalma halini veriyor. Filmde Didem karakterini oynuyorum.

2007 Türkiye için çok önemli bir yıldı. Çünkü Uranüs tepe noktasından geçiyordu. Türkiye’yi çok ani değişimlerin beklediğini söylemiştik. Hatta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ani değişim rüzgarı olacağını üç yıl önceden söylüyorduk. Hatta Cumhuriyet mitinglerinin yapılacağını bile söyledim. 2008’de Plüton yedinci evine giriyor. Her anlamda yasayla ilgili konularda, yurtdışı ilişkilerinde her türlü kimliği değişiyor. Şimdiki kimlikten daha farklı bir şekle bürünecek. Uluslararası ilişkilerde çok zorlanacak.2008 zorlu bir yıl olacak Türkiye için.

Sizin astrolojiye merakınız nasıl başladı?

Aslında hepimiz ‘Neyiz, nereden geldik, kimiz?’ diye sorular soruyoruz. İçimizden gelen boşluktan kaynaklanıyor çünkü bunlar. Kimi astroloji, felsefeden kimi Batı kaynakları öğretilerden öğrenmeye çalışıyor bunları. Küçüklükten beri meraklıydım. Astrolojide gezegenlerin insan hayatı üzerinde etkilerini de her zaman merak etmişimdir. Astroloji için matematik ve içinize doğan birtakım şeylerin olması gerek.

Ne zaman içinize doğmuştu birtakım şeyler peki?

1999’da amatörce astrolojiyle ilgilenirken ağustos ayında Türkiye’nin çok önemli bir olayla sarsılacağını söylemiştim. Bir enerji açığa çıkacağını söylerken aklıma deprem gelmemişti. Elbette deprem korkunçtu ama benim bunu bildiğimi fark etmem hoşuma gitmedi değil.

Bilme durumu çok ürkütücü değil mi?

Evet, geleceği bilmek ürkütücü bir şey gerçekten. Zaten ben çok da fazla bu toplara girmiyorum, hobi olarak ilgileniyorum. Çünkü insan gerçekten yaşayamaz bu durumda.

İnsanlar astrolojiyle falı birbirine karıştırıyor galiba, değil mi?

Kesinlikle. Astrolojinin fal olarak görülmesi hoşuma gitmiyor. Çünkü beş yıl eğitimini almışım ve hala da almaya devam ediyorum. ‘İran’ın haritası Türkiye’ye etkisi ne olacak?’diye global düşünüyorsun ama biri çıkıyor‘Eee ne ön görüyorsun, önümüzdeki hafta için?’ diye soruyor. Yıldız haritasından bir yerlere varmak o kadar çok zordur ki… Bu hesap kitap işidir. Bir insanın yıldız haritası asla bir başkasına benzemez. Astroloji sadece 12 burca indirgemek çok yanlış. Astrolojide verileri doğru bir şekilde yönlendirirsek hayatlarımızı da çok iyi şekillendirebiliriz. Anne ve baba çocuğunu getiriyor, ‘Oğlumuzun öğretmen olmasını istiyoruz, ileride öyle bir şey var mı, bak’ diyor. Bakıyoruz haritasına çocuğun, yok. Onlara ‘Bu çocuk öğretmen değil yaratıcılık gerektiren işler yaparsa daha iyi olur’ diyebiliyoruz. Yani bütün bunları dikkate alıp değerlendirirsek mutlu olmayı beraberinde getirebiliriz.

Kaynak: Stargazete.com

0 yorum:

 
Seydiler